Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Meltem TV'de Gülgun Feyman Budak'ın sunduğu B Planı programına konuk oldu.
Programda gündeme ilişkin soruları cevaplandıran Hüseyin Baş çarpıcı açıklamalarda bulundu.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şunları söyledi;
"Soruşturma aşamasında olan bir duruma bu şekilde bir yargı koyamazsınız! "
"Sayın İmamoğlu özelinde konuşacak olursak; Sayın İmamoğlu şu anda soruşturma aşamasında süreci yürüyen, tutuklu yargılanan biri ama ortada suçlu varmış gibi muamele yapılıyor. Baktığınız zaman hukuki olarak ortada henüz bir yargı kararı yok. Soruşturma aşamasında olan yani delillerin araştırıldığı bir durum var ve burada hukuken, insani olarak siyasi olarak tutuklu olmaması gereken kişiler sırf konuşamasınlar, sırf muhalefet edemesinler, sırf iktidarı rahatsız etmesinler ve konfor alanlarını bozmasınlar diye tutuklu yargılanıyorlar. Bu algıyı oluşturan suç işlediler, para kuleleri yaptılar... Peşkeş çekilen arazilerin üstüne konulan kulelerin bir dairesini almaz para kulesi dedikleri. Ben burada 'Bir suç var, suç yok' demiyorum. Ben sadece şunu söylüyorum; soruşturma aşamasında olan bir duruma bu şekilde bir yargı koyamazsınız! Bunun aksini siz söylediğinizde yargılamayı etkileme suçuna teşebbüsten gözaltına alınabilirsiniz ama bunu iktidar tarafından birisi söylediğinde yorum yapmış oluyor. İktidar tarafı hakaret içerikli bir cümle kullandığında siyasi eleştiri oluyor ama siz gerçek bir bilgiyi ortaya koyup bunu eleştirdiğiniz zaman hakaret etmiş sayılıyorsunuz.
"Artık kanun, yasa, anayasa, hukuk, adalet bazı kesim insanlarda yukarıdan gelen talimattan daha kıymetsiz bir halde"
Karaman kongremizin iptali de aynı temele dayanıyor. Neymiş efendim, Sayın Erdoğan'ın resmi varmış da önüne Türk bayrağı ve Atatürk resimleri konulmuş ve 'Sen bunun nasıl önünü kapatırsın' diyerek kongre salonunun kapısına kilit vuruldu. Burada verilmek istenen mesaj şu: "Size bir özgürlük alanı belirledik. Burada oynayın ve fazla sesinizi çıkarmayın." Bunu demeye çalışıyorlar. Müdür, "Kapıya kilit vurduk açmıyoruz." diyor. Suç işliyor, bu anayasal bir suç. Suç şu; Bir siyasi partinin faaliyetini engelleme suçu. Bu suçu işliyor ve bu fiilin suç olduğunu bile bile bunu işliyor, işlemeye devam ediyor. Neden? Çünkü artık kanun, yasa, anayasa, hukuk, adalet bazı kesim insanlarda yukarıdan gelen talimattan daha kıymetsiz bir halde, yukarıdan gelen talimat daha kıymetli.
"Yarın bir seçim olsa bugünkü iktidar partisi yüzde 20'nin üzerinde oy alamayacağının farkında"
Bu iktidar çok üzülerek söylüyorum; bir karabasan gibi ülkeye çökmüş bir vaziyette ve 'Her
istediğimi ben yapabilirim, hiç kimse bana bir şey söyleyemez' gibi bir düşüncesi var.
Neden böyleler bir sorgulamak lazım. Neden böyleler? Çünkü toplumla bir mutabakat halinde değiller, toplumsal mutabakatı artık sağlayamıyorlar, toplumun desteğini, toplumsal meşruiyeti artık arkalarında hissetmiyorlar. Yarın bir seçim olsa bugünkü iktidar partisi yüzde 20'nin üzerinde oy alamayacağının farkında.
2002'den günümüze Türkiye'de seçimler…
Sayın Erdoğan için 'Seçim kazanma makinesi' gibi bir propaganda yürür gider. İlk seçimi 2002. Bu seçimde bir kaç tane partinin yüzde 10 barajının kıl payı altında kalmasıyla yüzde 34 ile Türkiye'nin tamamına hükmeden bir tek başına iktidar çıktı. 2007'ye geldik 2007'de Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi birleşip çok rahatlıkla barajı geçebileceklerken bir anda birleşmeme kararı alıyorlar ve ikisi de beşlerde kalıyor. Ne oldu orada? 2007 seçimine giderken e-muhtura diye bir gündem ortaya çıkıyor ve yine AK Parti tek başına iktidar oluyor. 2011'de seçime giriyor hemen öncesinde Ergenekon, Balyoz kumpaslarıyla yine AK Parti tek başına iktidar oluyor. 2015'te seçime giriyor tek başına iktidar olamıyor, seçimi tekrarlatıyorlar. 7 Haziran'la 1 Kasım arasında Türkiye'de bir sürü bombalar patlıyor ve AK Parti yine tek başına iktidar oluyor. Girdikleri bütün seçimlerde seçimin öncesinde toplumu kendilerine mecbur bırakan enteresan olaylar ve gelişmeler izlemiş olduk bugüne kadar. Şu anda bunu dahi elde edemeyeceklerinin farkındalar. Zorlama bir şekilde 20 yıl yürümüş bir iktidar mekanizması iktidarını kaybettiğini görünce 'Baskılayayım, susturayım, korkutayım, elimden ne geliyorsa onu yapayım' yolunu seçti.
"Trump'tan medet umuyorlar"
Mededi de nereden umuyor? Milletten medet ummuyor. İtalya'ya gidiyor Meloni'den medet
umuyor. Meloni teşekkür ediyor. Niye? Sığınmacılar Avrupa'ya gitmemiş, sıfır sığınmacı! Niye? Hepsi Türkiye'de! Hepsi memnun halinden. Avrupa, 'Bu kişi orada iktidarda ve bizim sığınmacı deposu olmamızı engelliyor, sığınmacıları tutuyor' diyor ve bundan dolayı teşekkür ediyor. Nereden medet umuyorlar? Trump'tan medet umuyorlar.
"Trump'ın hayallerinin gerçekleşmesi noktasında bir mutabakata mı varıldı?"
Sayın Erdoğan daha yeni Trump ile görüştü. Çok dikkatimi çeken bir şey, 'Suriye ve Gazze konusunda etraflıca ve çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik' diyor. Trump'ın Gazze planı ne? Trump'ın Gazze planı Gazze'yi bir tatil köyü yapmak, 2 milyon insanı oradan tahliye edip 3-4 tane ülkeye göndermek. Bu çok açık bir plan. Trump'ın Suriye planı ne? Suriye'nin parçalara ayrılması ve orada YPG üzerinden terör devletinin kurulması. Trump'ın planları bunlar ve aynı Trump, 'Biz Erdoğan'la Gazze ve Suriye konusunda çok verimli görüşme gerçekleştirdik' diyor. Trump'ın görüşmeyi verimli olarak nitelendirmesi bize şunu ifade ediyor olabilir mi; Trump'ın hayallerinin gerçekleşmesi noktasında bir mutabakata mı varıldı?
"Türkiye'de yapılan şey sadece miting ve bu mitinglerin sonunda İsrail'i yine genişliyor"
İsrail'in, Gazze bombalamasının, katliamının karşısında sözde en büyük durana baktığınız zaman iktidar. Kudüs'teki dava, Filistin'deki zulüm, Gazze'deki zulüm yeni değil ki 50 seneden beri var ve bu İsrail bu insanlara zulmediyor. Bu İsrail orada yayılmacı politikasına devam ediyor ve biz sadece miting yapıyoruz. Türkiye'de yapılan şey sadece miting ve
bu mitinglerin sonunda İsrail'i yine genişliyor, İsrail yine katliam yapıyor, Amerika geliyor yine İsrail'in önünü açıyor. Biz yine Amerika'yla çok güzel hukuklar geliştiriyoruz. Bütün Amerikan başkanları İsrail konusunda bizim yönetimimizden her zaman memnun oluyor
ama dönüp bakıyoruz İsrail konusunda bizim iktidarın çok kırmızı çizgileri varmış gibi bir hava veriliyor. Dolayısıyla tamamen gerçek dışı, gerçeği yansıtmayan bir siyaset modeli
var ama artık toplumumuz bunu fark ediyor. Toplum fark etmeye başlayınca ne olmaya başlıyor; 'Artık biz korkutalım, biz baskılayalım aksi halde bu insanlar bize hiçbir zaman zaten oy vermeyecekler gibi bir durum ortaya çıkıyor"